Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | çok karışık | too complex adj. | ||
This is with good reason, for they are too complex and too bureaucratic for contracting authorities and industry alike. Bunun iyi bir nedeni var; zira bu yönergeler hem ihale makamları hem de sektör için çok karmaşık ve çok bürokratik. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | çok karışık | a mixed bag n. | ||
The outcome of the elections is a mixed bag. Seçimlerin sonucu çok karışıktır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | çok karışık | labyrinthian adj. | ||
General | çok karışık | labyrinthine adj. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Colloquial | ||
Colloquial | çok (zor, karışık) gelmek | be so much/many (something) v. |
Speaking | ||
Speaking | aklım çok karışık | my mind is so confused expr. |
Speaking | benim aklım çok karışık | my mind is so confused expr. |
Speaking | kafam çok karışık | I am so confused expr. |